Öğlen Dersi

Ertuğrul’un o kadar uykucu ki kendisine “Uykucu Şirin” adını takmıştım.

Derse girdik. Hazırlıklar, sabah şakalaşmaları derken sınıfta kısa bir süreliğine, birazcık gürültünün volümünün artmasına müsade ettim. Aslında her sabah yapıyorum bunu, hoşlarına gidiyor, sonrasında da derse daha bir istekli başlıyorlar. Bu süre beş ile on dakika arası ya olur ya da olmaz.

Şakalaşmayı bitirdim derse başladım. Bir ara arkama döndüm, baktım benim masamın hemen önündeki sırada oturan Ertuğrul Osman ellerinin üzerine kafasını koymuş, bir güzel uyuyor. Güldüm onun bu haline, başına vardım, ürkütmeden seslendim:

“Kalk bakalım Uykucu Şirin!”

Sınıfta da çıt yok, ama hafiften ” Aaa, Ertuğrul yine uyumuş,” fısıldaşmaları duyuluyor. Seslenmemle uyanmadı Ertuğrul Osman, parmağımla şöyle hafiften bir dürttüm, kafayı hızlıca kaldırdı, şaşalamış ve uykulu gözlerle bana baktı “Öğlen dersi oldu mu?” diye sordu.

Öğlen dersi dediği, dördüncü ders, çünkü bu dersten sonra öğlen arası var ve yemekhaneye yemeğe gidiyorlar. Ne kadar uyuduğunu düşündüyse artık Osmancık, öğlen arası olduğunu zannetti.

Biz de çocuk olduk, nasıl bir dünyamız vardı o zamanlar, hayal meyal bir sis perdesinin arkasından bazen bölük pörçük bir şeyler hatırlasam da, çocukların dünyasının bambaşka olduğunu öğrencilerim bana her gün farklı farklı yollarla ispatlıyorlar.

13.12.2023, Çarşamba, 1/A Sınıfı, Gülyalı Merkez İlkokulu, Gülyalı, Ordu

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir