Çikolata

Tufan….Küçücük… Hatta miniminnacık dersem çok da abartmış olmam. Yanık tenli, kapkara. Haddinden fazla sempatik ve sevimli.

Tufan 3. sınıfta. Okula geldiğinden beri neredeyse hiç büyümedi. Bu seneki birinci sınıflar bile ondan fazla büyüdüler de, o, okulun en kısa boylu öğrencisi olarak kaldı.

Tufan okula başladığında, çok asık suratlı, hiç gülmez bir çocuktu. Değil gülmek, gülümsemezdi bile. Kaşları hep çatık dururdu. Buna rağmen Tufan’da gizli bir çekim gücü var. Özellikle o çatık kaşlı hali sevdirdi kendisini bana. Sürekli kendisine takılır, şakalar yapar oldum. Benimle birlikte diğer öğretmen arkadaşlarım da ilgilerini yönelttiler Tufan’a farkında olmadan. İşte bu ilgi, ancak ikinci sınıfta Tufan’a gülmeyi ve gülümsemeyi öğretti. Artık o çatık kaşlar aşağı indi. Gülüyor ve gülümsüyor Tufan. Bu sayede yüzü de daha bir tatlı oldu. Bu durumun kendisi de farkına varmış. Sınıf öğretmenine diyormuş ki, “Öğretmenim ben birinci sınıfta hiç gülmüyordum.”

Bu karne tatilinde İstanbul’a gitti Tufan. Tatil dönüşünde elinde kocaman bir poşetle gördüm. Sınıfa çıkıyordu. İçinde ne olduğunu sordum, “Çikolata,” dedi.

Takıldım.

“Tufan, bana da var mı?”

Hiçbir şey söylemeden geçti yanımdan, çıktı merdivenleri. Ders çıkışı gördüm Tufan’ı.

“Tufan, hani benim çikolatam?”

“Bitti ki,” dedi.

Sonraki zamanlarda her gördüğümde takıldım Tufan’a, çikolatamı sordum.

“İnsan arkadaşına da ayırmaz mı, bu nasıl arkadaşlık, biz dost değil miyiz? Nerde benim çikolatam?”

Her gördüğümde buna benzer sorular soruyordum Tufan’a. Her seferinde kocaman kocaman gülümseyerek karşılık veriyordu. Bir gün yine yanımdan geçiyordu, yan yan baktım.

“Alacağın olsun Tufan, çizdim seni,” dedim.

Tufan yine sadece gülümsedi gözlerimin içine bakarak.

Bu gün, kantinin önünde gördüm Tufan’ı. Kafamı salladım hafifçe, yine yan yan bakarak ve gülerek. “Alacağın olsun Tufan,” dedim ve merdivenlere yöneldim. Birkaç merdiven çıkmıştım ki, arkamdan bir el uzandı önüme, kocaman bir çikolata tutuyordu. Kafamı çevirdim, Tufanı gördüm. Gözleri ışıl ışıl gülümsüyordu. Bana doğru uzattı çikolatayı.

“Öğretmenim, size çikolata aldım,” dedi.

Hem şaşırdım, hem de Tufan’ın duyarlı çocuk yüreği karşısında duygulandım. Boyunun hizasına kadar çömeldim. Sağ kolumu boynuna doladım, sol elimle yakasını düzelttim. Gülümseyen yüzüne iyice yaklaştım. Ben bunları yaparken o, gözlerini gözlerimden hiç ayırmıyordu.

“Tufan, ben sana takılıyordum sadece.”

Cevap vermedi. Devam ettim.

“Tufan ben sana niye bu kadar çok takılıyorum, biliyor musun?”

Bilmiyorum anlamında başını sağa sola sallarken sordu.

“Niye?”

Ben de kocaman gülümsedim.

“Seni çok seviyorum da ondan!”

Bu sözüm üzerine Tufan’ın gülümsemesi yüzüne iyice yayıldı.

“Tufan, şimdi benim yerime o çikolatayı sen yer misin?”

“Tamam, yerim,” dedi Tufan koşarak yanımdan uzaklaşırken.

16.02.2015, Pazartesi Gülyalı Merkez İlkokulu, Ordu

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir