Olmuyor, Olmuyor

Yılını tam olarak hatırlayamasam da, 2007-2011 arasında bir zaman olduğuna eminim, çünkü o yıllar Ordu Merkez İlkokulu’nda çalıştığım yıllardı. O yıllarda proje ödevleri verilirdi. Her öğrenci belirli bir zaman diliminde ödevini hazırlar, ödevler değerlendirilir ve puanlamaya dahil edilirdi. Aslında amacına uygun yapılsa gayet yararlı olabilecek bir uygulamaydı ama, ama bizim milletimizin kolaycılık anlayışına kurban gidiyor ve hep amacı dışında kalıyor, hiç bir işe yaramıyordu. Zira hemen herkes, aldığı proje konusunu araştırarak yapmak yerine genel olarak internetten veya bulabildiyse başka bir yerden olduğu gibi yazar getirirdi. Araştırma, inceleme hak getire bir durum. Pratikte öğrenciye en ufak bir katkı sağlamayan bir ödev yani. “Hiç mi amacına uygun proje ödevi yapan olmazdı?” diye sorarsanız eğer, elbette istisnalar olurdu, ama saysan bir elin parmaklarını geçmez benim şahit olduğum.

Annesi sınıf annesi olan bir öğrencim vardı, adı hafızamdan silinmiş şu an. Öğrencimin başı proje ödevleriyle dertteydi. Ne yaparsa yapsın, olmuyor, en fazla 60 alabiliyordu. Bunu kasten yapmıyordum elbette. İlginç olan, hemen her dersin proje ödevinde durum aynıydı. 60’ın ne çok üzerine düşüyor, ne de çok altına iniyordu çocuk.

Bir gün, aynı zamanda zümrem de olan öğretmen arkadaşım, benimle bir konu hakkında konuşmak istediğini söyledi. Merak ettim, anlattı.

“Senin şu sınıf annen var ya, benim komşum. Proje ödevlerini yapıyormu ama sen hep 60 veriyormuşsun ödevlere. Kadın çok dertli.”

Bende şafak attı o zaman. Anladım ki ödevleri çocuk değil annesi yapıyor.

“Sen kadına ödevleri çocuğun yapması gerektiğini söylemedin mi?”

Arkadaşım “Söyledim, söylemez olur muyum?” dedi gülerekten. Ben de güldüm.

“Sen o zaman yine ona de ki, bıraksın ödevleri çocuk kendi yapsın. Ben eminim ki, çocuk ondan daha fazla puan alacak.”

Arkadaşım “Söylerim,” dedi yine gülerek.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir